TÜSİAD: Düşük karbon trenine geç ve yanlış vagondan bindik
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Türkiye’nin Kyoto Protokolü’ne 2009 yılında katıldığını belirterek, büyümeye bağlı olarak artan enerji talebinde, kalitesiz yerli enerji ile temiz ama pahalı ithal enerji ikileminin yaşandığını söyledi. Boyner, “Trene geç ve yanlış bir vagonda bindik” dedi.
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Bölgesel Çevre Merkezi (REC) tarafından kurulan İklim Platformu’nun düzenlediği ‘Düşük Karbonlu Büyümenin Finansmanı Türkiye İçin Seçenekler’ konulu konferansta konuşan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Türkiye’nin Kyoto Protokolüne 2009 yılında taraf olduğunu belirterek, büyüme nedeniyle artan enerji ihtiyacının yerli ama kalitesiz enerji ile temiz ama ithal ve pahalı enerji arasında ikileme yol açtığını söyledi. Boyner “Yani trene geç ve yanlış bir vagonda bindik” dedi.
Seçim yapmamız gerekecek
Türkiye’nin yüksek büyüme ihtiyacı ve düşük karbonlu ekonomiye geçiş arasındaki zorlu ilişkiyi iyi yönetmesi gerekeceğini belirten Boyner, şunları söyledi: “Enerji bileşimini daha az karbon yoğun hale getirmek için çabalarken, büyüme hedeflerimiz enerji talebini artıracak ve enerjide seçimler yapmamız gerekecek. Bir yanda enerjide arz güvenliği hedeflerimiz doğrultusunda kullanabileceğimiz yerli kaynaklarımız mevcut, diğer yanda ise daha temiz ancak cari açığımızı artıran kaynaklar var. Bu mücadele birbiriyle çelişen amaçları bünyesinde barındırıyor ve başarması göründüğünden daha zor.”
Türkiye’nin rekabetçi bir şekilde dünya ekonomileri arasındaki yerini almasının, yeni rejime geçişte gerekli temiz teknolojiye yapacağı yatırımlar için uygun koşullarda finansman sağlayabilmesine bağlı olduğunu söyleyen Boyner, şöyle konuştu: “Orta ve uzun vadede karbon emisyonlarını görece azaltarak büyümek zorunda olacağımız bir döneme giriyoruz. Türkiye, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde gelişmiş ülkelerle birlikte Ek-1’de yer alan bir ülke. Kyoto Protokolüne ancak 2009’da taraf olabildik. Yani trene geç ve yanlış bir vagonda bindik. Bunun uzantısı olarak sistemin temelinde yatan ve başta Çin ve Hindistan olmak üzere bu sistemde baştan itibaren doğru konum almış ülkelere büyük bir yatırım ve finansman akımı yönelten mekanizmalardan yararlanamıyoruz.”
Kendine özgü model
Boyner, Türkiye’nin azaltım (mitigasyon), uyum ve teknoloji saç ayağında düşük karbonlu ekonomi düzleminde rekabet gücünü ilerletebilmek için kendine özgü bir finansman modeli oluşturmak zorunda olduğunu söyledi.
Kamu veya özel sektör yatırımları
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, “Düşük karbonlu kalkınmayı destekleyen kamu Ar-Ge kaynakları özel sektör yenilikçiliğini desteklemek üzere artırılmalı ve öncelikli hale getirilmeli. Alınacak önlemlerin toplam maliyetinin yaklaşık yüzde 85’inin özel sektör tarafından karşılanması bekleniyor. Bu yatırımların kamu veya özel sektör tarafından gerçekleştirilebilmesi için dış kaynaklardan uygun finansman olanaklarının sağlanması gerekiyor. İkincil olarak da Türkiye’nin kendi özel durumuna paralel yeni bir finansman modeli geliştirmesi gerekiyor.”
Her türlü terörizmi şiddetle kınıyoruz
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, konuşmasına Kastamonu’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın otobüsünün yer aldığı konvoya eşlik eden polis aracına yapılan saldırıyı kınayarak başladı. Saldırının amacını ‘seçim öncesi bir gerginlik ortamı yaratma’ olarak niteleyen Boyner, “Saldırıda bir polisimizi yitirdik. Öncelikle kendisine Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve tüm polis camiasına baş sağlığı diliyorum. Hangi kaynaktan gelirse gelsin her türlü terörizmi şiddetle kınıyoruz” dedi. Boyner, Türkiye’nin son 10 yıldır önemli ve dönüşü olmayan bir demokratikleşme hamlesi içerisinde olduğunu vurgulayarak, “Kimsenin şüphesi olmasın ki hiçbir karanlık güç terör ve şiddet yoluyla ulaşmak için çalıştığımız sivil, demokratik ve müreffeh Türkiye hayalinin gerçekleşmesini engelleyemeyecek. Biz bu konuda kararlıyız” diye konuştu.
Modelleri kopyalarız diye düşünmeyin
KONFERANSIN özel konuşmacılarından E3G CEO’su Nick Mabey, yeşil yatırım bankacılığı hakkında bilgi verdi. İklim değişikliğiyle mücadele konusunda yeni modellere ihtiyaç olduğunu söyleyen Mabey, “Nasıl düzenleme yapılacak bilmiyoruz ancak yine de finansmana ihtiyacımız var. Biz yeşil tahviller üretiyoruz ve bu tahvilleri emeklilik fonlarına satıyoruz. Bu sistem, kamu wbankacılığı için makul bir adımdır” dedi. Türkiye için tavsiyeler de veren Nick Mabey, şunları söyledi: “Türkiye’de iki farklı ikilem var. Düşük karbon gibi yeni ortaya çıkan sektörlere neden yatırım yapalım endişesi hakim. Ancak bir an önce kendinize ait finansman modellerini oluşturun. İngiltere yapar da biz onu kopyalarız diye düşünmeyin. Çünkü her ülkenin bunu kendi kendi koşullarında geliştirmesi gerekiyor.”
Düşük karbon ekonomisine geçişin hızı önemli
REC Türkiye ve Karadeniz Bölgesi Direktörü Dr. Sibel Sezer Eralp, iklim değişikliğinin etkilerinin görülmeye başlandığını hatırlatarak, düşük karbon ekonomisine geçişinin hızına dikkat çekti. Eralp, şöyle konuştu: “Nasıl bir finansman desteğiyle devam edileceğini bilmemiz gerekiyor. Türkiye, iklim değişikliği sözleşmelerien geç dahil oldu. Uluslararası finansman mekanizmalarının da dışında kaldı. Düşük karbon ekonomisinin yolunu aramamız gerekiyor.”
www.hurriyet.com.tr/ekonomi
06.05.2011