Sürdürülebilirlik Kavramı
Sürdürülebilirlik kavramı, 1967 yılında tarımsal ilaçların hayvan türleri ve insan sağlığına yıkıcı etkisinin farkedilmesi ile ortaya çıkmıştır. 1983 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından ilk kez Brutland raporu ile vurgulanmıştır.
İnsanlık, gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçlarını temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir. Gelecek kuşakların gereksinimlerini tehlikeye atmadan ve yaşam kalitesinden ödün vermeden kaynakların kullanımı şeklinde ifade edilebilir. Yani yeniden üretimin daimi kılınması olarak algılanmaktadır. İnsanların, dünyada varolabilmeleri, doğayla başa çıkabilmeleri ve yaşamlarını kolaylaştırabilmeleri için enerjiye ihtiyaçları vardır. Enerji, insanlar tarafından, ana ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmıştır.
Sürdürülebilir Enerji
Sürdürülebilir enerji, sürdürülebilir gelişmeyi sağlamak için, yaşam kalitesinden ödün vermeksizin, gelecek kuşakların gereksinimlerini tehlikeye atmayan, çevreye en az zararlı enerji sistemlerinin kullanımını içermektedir. Varolan birincil enerji kaynaklarının ve enerji sistemlerinin verimli kullanımı, Çevreye zarar vermeyen teknolojilerin kullanımı, Yerel enerjilerin kullanımı, Enerji kullanımında toplumsal bilincinin arttırılması
Enerji Kaynaklı Başlıca Sorunlar
Günümüzün enerji kaynaklı sorunları genel olarak aşağıdaki gibi sıralanabilir:
• Fosil enerji kaynaklarının tükenebilir olması,
• Nüfus artışı ve ekonomik gelişme sonucunda enerji ihtiyacının artması,
• Jeopolitik gerilim ve anlaşmazlıklar: enerji arz ve güvenliği,
• Fosil enerji kaynaklarının yükselen fiyatları,
• Küresel ısınma (iklim değişikliği),
• Yerel bazda hava, su ve toprak kirliliği, insan ve diğer canlıların sağlığını etkileyen sorunlar.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları
Yenilenebilir enerji kaynakları, doğada herhangi bir üretim sürecine (prosesine) ihtiyaç duymadan temin edilebilen, sürekli bir devinimle yenilenen ve kullanılmaya hazır olarak doğada var olan enerji kaynaklarıdır.
Güneş pillerinin başlıca kullanım alanları
• Ana elektrik şebekesi olmayan bölgeler
• GSM, telekomünikasyon, telsiz ve haberleşme istasyonları
• Güvenlik sistemlerinin enerji gereksinimi için
• Tarımsal sulama faaliyetleri
• Askeri amaçlı mobil uygulamalar
• Yat ve karavan enerji gereksinimleri
• Katotik koruma ve korozyon önleme sistemleri
• Trafik sinyalizasyon sistemleri
• Otoyol, sokak, park ve bahçe aydınlatma sistemlerinde
• Çeşitli röle istasyonlarının enerji ihtiyacı
• Deniz fenerlerinin enerji gereksinimi
• Çeşitli gözlem ve kontrol istasyonları
• Soğutma uygulamaları (mobil soğutma vb.)
Bunların yanısıra güneş pilleri bazı yerlerde elektrik ihtiyacının karşılanmasında, su pompalamada kullanılmaktadır. Özellikle şebeke elektriğinin mevcut olmadığı yayla ve çiftlik evlerinde kullanılmaktadır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) tarafından Türkiye’nin enerji politikası; “Ülke enerji ihtiyacının amaçlanan ekonomik büyümeyi gerçekleştirecek, sosyal kalkınma hamlelerini destekleyecek ve yönlendirecek şekilde, zamanında, yeterli, güvenilir, ekonomik koşullarda ve çevresel etkileri de göz önüne alınarak sağlanması” olarak belirlenmiştir.
Sürdürülebilir Kalkınma için Sürdürülebilir Enerji ve Enerji Politikaları
Ekonomik büyümedeki önemli rolü ile enerji, kalkınma programlarının vazgeçilmez bir unsurudur. Enerji politikaları, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, sürdürülebilir kalkınma planlarının tümleşik bir parçasıdır. Dünya pazarlarında ülkemizin rekabet gücünü artırmak üzere ekonomiyi büyütecek ve yaşam standartlarını yükseltecek yeterli, sürekli ve temiz enerjinin temini, “güvenilir ve sürdürülebilir enerji politikaları” ile mümkündür. Çevre konusunda, ülkemiz düzeyinde özellikle büyük kentlerde yasadığımız hava kirliliğinden kurtulmaktan, dünya ölçeğinde küresel ısınma riskinin azaltılmasına kadar tüm beklentilerimiz, bugün kullandıklarımızdan daha az kirleten ve daha az sera gazı yayan enerji kaynakları / teknolojileri kullanılmasını gerektirmektedir. Ulusal çıkarlarımız ise petrol, doğalgaz vb. ithal yakıtlara olan bağımlılığımızın azaltılması için yerli kaynaklarımızın yanı sıra yenilenebilir enerji kaynaklarının da kullanımını artırmamızı işaret etmektedir.
Dünyada nüfus artısı, sanayileşme ve şehirleşme ile birlikte, küreselleşme sonucu artan ticaret ve üretim imkanlarına bağlı olarak, doğal kaynaklara ve enerjiye olan talep giderek artmaktadır. 2030 yılına kadar dünya enerji talebinin bugüne göre % 60 oranında artması beklenmektedir. Fosil kaynaklar, bugün olduğu gibi yakın gelecekte de dünya enerji talebinde önemini sürdürmeye devam edecektir.
Bu dönem içerisinde petrol, en fazla tüketilen enerji kaynağı olma özelliğini koruyacaktır. Fosil kaynaklar içerisinde en büyük talep artısının doğal gaz kullanımında olması beklenmektedir. Doğal gaz ve petrolde görülen fiyat istikrarsızlığı ile muhtemel arz kesintileri; nükleer enerjinin kullanımına ilişkin teknoloji ve mevzuat geliştirme çalışmalarını gündeme getirmektedir. Bunun yanında karbondioksit emisyonlarındaki sınırlandırmalar da nükleer enerjiye olan yönelişi artırmaktadır.
Petrol başta olmak üzere toplam enerji kaynaklarının temininde net ithalatçı durumunda bulunan sanayileşmiş ülkelerde ve bunun yanında modern enerji hizmetlerinden faydalanmak isteyen gelişmekte olan ülkelerde enerji güvenliği birinci öncelikli konu haline gelmiştir.
Petrol fiyatlarındaki istikrarsızlık ve kalıcı yükselişler, ülkeleri enerji güvenliği açısından kaynak çeşitlendirmeye ve yerli üretimlerini artırmaya yönlendirmiştir. Ülkelerin enerji güvenliği açısından öncelik verdiği diğer baslıca politikalar ise; stratejik stok miktarlarının yanında enerji verimliliğinin ve yakıt esnekliğinin artırılması, şeffaf bir piyasa yapısının kurulması olarak özetlenebilir.
Yerli Kaynak Potansiyeli ve Kullanımının Geliştirilmesi
Önümüzdeki dönemde, enerji sektöründe arz güvenliği göz önünde bulundurularak yerli kaynak kullanımı ve çeşitlendirilmesi yoluyla dışa bağımlılığın azaltılması temel hedef olarak ortaya çıkmaktadır.
Temiz Enerji Teknolojileri
Mevcut tesislerde verimliliğin artırılması, Avrupa Birliği normlarına uyum çerçevesinde temiz enerji teknolojilerinin geliştirilerek veya transfer edilerek verimliliğin artırılması ve enerjiden kaynaklanan emisyonların asgari seviyeye indirilmesi yönünde gerekli girişimler başlatılmaktadır.
Avrupa Birliği ile uyum çerçevesinde; enerji üretim, iletim ve dağıtımında verimliliği, etkinliği, kaliteyi artıracak ve emisyon miktarını düşürecek teknolojilerin, yakma ve özellikle de baca gazı desülfürizasyon tesislerinde yeni teknolojilerin geliştirilmesi, yeni kurulacak tesislerde düşük emisyon ve yüksek verimlilik ve kaliteyi sağlayacak teknolojilerin kullanılması sağlanacaktır. Buna yönelik yatırımların gerçekleştirilmesi için bilimsel ve teknik gerekçelerin ortaya konulmasına ihtiyaç vardır.
Yeni Teknolojiler ve ALTERNATİF Enerji Kaynakları
Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, aynı zamanda AB ile uyum doğrultusunda fosil kaynakların kullanımından doğan emisyon miktarını düşürmek için ALTERNATİF enerji kaynaklarının devreye sokulması zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Bu amaçla; hidrojen enerjisi, biyokütle ile biyogaz gibi natif enerji kaynakları ile nükleer enerjinin geliştirilerek kullanımının yaygınlaştırılması önem kazanmaktadır.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları
Yukarıda bahsedilen temel hedeflere ulaşılabilmesi için, yenilenebilir enerji kaynaklarının harekete geçirilmesi yönünde altyapı çalışmalarının planlı ve koordineli bir şekilde süratle tamamlanması çalışmalarına hız verilmelidir.
Rüzgar ve güneş enerjisinde, üretimin rekabet edilebilir koşullarda ve ekonomik olarak yapılabilmesi yönünde yol gösterici araştırmaların yapılması önem arz etmektedir. Özellikle güneş enerjisinde, pilot çapta yapılan araştırmaları (ısıtma, soğutma, güneş kolektörleri) ticari boyuta taşıyacak tasarım ve imalat çalışmalarının tamamlanması gerekmektedir.
Küçük hidroelektrik santrallerinde teknolojinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerekmektedir. Bu suretle, ülkemizde küçük su kaynaklarının da üretime katkısı sağlanmış olacaktır. Bu konuda verimlilik ve ekonomik anlamda üretim imkanlarının ortaya konulması, mikro ve küçük güçlü HES projelendirmesi konuları ön plana çıkmaktadır.
Nükleer Enerji Programı: Nükleer Enerji Teknolojilerinden Faydalanma
Ülkemizin nükleer enerjiye yatırım yapması, ithal kaynaklara bağımlılığın getireceği aşırı risklerden korunma açısından kaçınılmazdır. Nükleer enerjide; nükleer güvenlik ve lisanslama, kurumsal ve insan gücü altyapısı, mevzuat altyapısı, teknoloji seçimi ve transferine yönelik konular öne çıkmaktadır. Nükleer alanda sürdürülen faaliyetlerin geliştirilmesi, etüdü, analizi ve nükleer enerji üretimine yönelik tüm faaliyetlerin koordineli olarak yürütülmesi gerekmektedir.
2012 Herkes için Sürdürülebilir Enerji Yılı
BM, Herkes için Sürdürülebilir Enerji Yılı kapsamında, 2030 yılına kadar üç ana hedef belirledi ve bunlara ulaşılması için hükümetlerin, özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının bir arada çalışması gerektiğini belirtti.
• Modern enerji hizmetlerine herkesin erişebilmesinin sağlanması
• Küresel enerji yoğunluğunun % 40 azaltılması (enerji verimliliğin artırılması)
• Yenilenebilir enerjinin küresel ölçekte %30 arttırılması
Kaynak metinlerin tamamına ek’li dosyalardan ulaşılabilir.
www.solar-akademi.com
Ocak 2013