Petrol istasyonu out, güneş istasyonu in!
20. yüzyıl petrolün saltanat çağıydı. Bilim ve teknolojideki çeşitli buluşlarla birlikte petrol dünyaya egemen yegane güçtü. Ancak artık bu devir çok gerilerde kaldı demek için elimizde bir çok veri var.
Güneş, rüzgar, su…
Bunların hepsi ayrı bir enerji kaynağıdır. Hem de ilk çağlardan beri insanların bildiği ve kullandığı kaynaklar. Aslında insanoğlunun bunlarla ilgili deneyimleri daha fazladır. Ama 19. ve 20. yüzyılın küresel politiği karbon egemenliğini yaratmıştır.
Hatırlarsınız, Auguste Mouchout isimli bir Fransız bilim adamı 1860’larda Cezayir’de çeşitli denemeler yaparak güneşten elde ettiği enerji ile buz üretmiştir. Ancak aynı yıllarda güçlü İngiltere’nin kömür fiyatlarını düşürmesi ardından da Fransa’ya “aramız bozulur ha!” kabilinden aba altından sopa göstermesi ile Fransız hükümeti, İngilizlerle arayı bozmamak için ingiltere’den kömür ithal etmişti. Arkasından da petrolün hükümranlığı gelmiştir. Böylece de kömür ve karbona dayalı saltanat Avrupa’ya yerleşmiş, rüzgâr ve güneş unutulup gitmişti.
Ancak günümüzde durum farklılaşıyor. Başta Almanya ve Danimarka gibi Avrupa ülkeleri olmak üzere Çin’in de dahil olduğu pek çok ülke sınırlı ülkenin tekelindeki karbon kaynaklara bağımlılıktan kurtulmak için proje üstüne proje geliştiriyorlar. Yaklaşık 40 yıldır enerji ithalatçısı olan ABD de artık konseptini değiştiriyor.
Bugün dünyanın dört bir yanında gündelik tüketim amaçlı var olan güneş ve rüzgar enerjisi sistemleri devasa projeler şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Günısı denilen geleneksel sistemler devasa güneş tarlalarına dönüşürken nostaljik yel değirmenleri de dağlarda tepelerde bütün görkemiyle yeniden arz-ı endam etmektedir.
Enerjiyle ilişkisi yüksek hemen her ülke yeni projelerin peşinde ve artık yeni bir ekonomi doğuyor. Sanayi devrimi, ilkel tarım ve sınırlı ticaret ekonomisini aşan ikinci ekonomi devri idi. Fordist ve post fordist çağın teknoloji temelli (bilgi) ekonomisi üçüncü ekonomi iken artık yenilenebilir kaynaklara dayalı başka bir ekonomi çağı başlıyor.
Kaynak neyse ekonomi de odur. Başta Japon teknolojisi olmak üzere ABD’de ve bir çok Avrupa ülkesinde taşıt enerjisi olarak güneşin kullanımı prototip düzeyinde yıllardır kullanılıyor ve geliştiriliyor. Ancak bugün gelinen noktada yenilenebilir kaynakların üretim ve tüketimi kitlesel üretim seviyesi işaretleri vermektedir.
Mesela başı Norveç’in çektiği Avrupa ülkeleri genelinde elektrikli araçların satışı bu yıl geçen yıla göre % 77 artmış durumda (enerjigunlugu.net).
“Eee, ne var bunda, ne de olsa henüz elektrikli, yenilenebilir enerjili değil” denilebilir. Ancak yenilenebilir enerjinin solar piller gibi depolama araçları ile depolanmasında ilerleme kaydedildikçe, yenilenebilir enerji “Güneş İstasyonu” gibi adlarla yarın bir gün karşımıza çıkacak güneş enerjisi istasyonlarında araçlara yüklenebildiğinde durum tamamen değişecek.
Petrol istasyonlarının yerini güneş istasyonları alacak, petrol temelli tüketim piyasasının yerini güneş ve rüzgar benzeri temellere göre üretilmiş tüketim malları alacaktır. Bu da başlı başına bir ekonomi demektir.
Ülkemizin güney bölgelerindeki geleneksel güneş ısıtma sistemleri çok geçmeden yüksek teknolojiyle donanmış olarak dünyanın dört bir yanında ısıtma, aydınlatma ve diğer enerji tüketimi alanlarında karşımıza çıkacaktır. Bu konuda artık onlarca istatistik tablo oluşturmak mümkün.
Güneş ve rüzgar artık belirgin bir şekilde karbonun yerini alıyor. Adım adım ekonominin temeline sektörel tabanlı olarak yerleşiyor. Bu milim milim ilerleyiş hiç kuşkusuz ki on yıla kalmaz tartışmasız bir ekonomik üstünlük de kuracaktır. Hatta ABD ekonomisinin bu yeni alana yönelik yatırımlarla krizi aşmaya çalıştığı görülmektedir. Gelen haberlere göre ABD’de yenilenebilir enerji alanındaki istihdam hızla artıyor.
Diğer tüm doymuş sektörleri düşününce tamamen bakir bir alan olan yenilenebilir enerji ekonomisinin ABD gibi krize boğulmuş ekonomiler için yegâne çıkış yolu olduğu da görülüyor. Ki göreceğiz de bunu çok geçmeden.
Velhasıl, petrol istasyonu out, güneş istasyonu in! Halil Dağ
http://enerjigunlugu.net
08 Ağustos 2014