Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynakları içinde en fazla ilgiyi rüzgar görüyor. Son dönemde hemen her gruptan rüzgar enerjisine yönelik yatırım iştahı dikkat çekiyor. Kimi kendi lisansıyla yatırım yaparken, kimi de lisans satın alarak rüzgar enerjisi santrali (RES) kuruyor.
Rüzgar enerjisinde en büyük beklentilerden biri YEK’in (Yenilenebilir Enerji Kanunu) çıkmasıydı. Bu kanun geçen yasama yılında sektörün tüm çabasına rağmen çıkarılamadı. Yerli ve yabancı yatırımcıların şevkini azaltan YEK’in yeni dönemde Meclis’ten geçeceği ümit ediliyor.
Diğer bir beklenti ise 1 Kasım 2007’de yapılan lisans başvurularıydı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) 751 proje başvurmuştu. Bunların kurulu gücü 78 bin MW (megavat) civarındaydı. Bu rekor başvuruya karşılık, sisteme bağlantı izni geçtiğimiz aylarda alınan kararla 8 bin MW ile sınırlandırıldı. Yatırımcılar uzun süredir EPDK’ya yaptıkları lisans başvurularının sonuçlanmasını bekliyordu. Nihayet geçtiğimiz günlerde EPDK, lisanslandırma çalışmalarının başladığını açıkladı. Ve şu ana kadar toplam 917 MW gücünde 16 projeyi uygun buldu. Rüzgarda daha önce de toplam 3 bin 700 MW’lik verilmiş lisans bulunduğu göz önüne alınırsa, 1 Kasım başvuruları çerçevesinde 8 bin 488 MW’lik güce izin verilecek.
Teknik hesaplarla yapılan projeksiyonlar, rüzgarda 2012’ye kadar 12 bin MW’lik kurulu gücü öngörüyor. Şu anda rüzgarda ulaşılan kurulu güç miktarı ise 1092 MW civarında. Tabii bu arada Enerji Bakanlığı’nın 2020 yılı için rüzgarda 20 bin MW’lik bir kurulu güç hedefi bulunduğunu hatırlatalım.
Teknik nedenlerle toplam kurulu güç içinde rüzgar enerjisinin payı sınırlı tutulsa da veriler, Türkiye’nin 38 bin MW’lik bir rüzgar enerjisi potansiyeli olduğunu gösteriyor. Tabii bu rakam sadece karasal alanlar için geçerli. Denizlerdeki potansiyelimiz de yaklaşık 10 bin MW.
Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyeli Elektrik İşleri Etüd İdaresi (EİE) tarafından yapılan bir çalışmayla ortaya çıkarıldı. Kısa adı REPA olan rüzgar enerji potansiyel haritası, tüm karasal ve denizsel alanlarda farklı yüksekliklerdeki rüzgar hızlarını, güç yoğunluğunu ve kapasite faktörlerini ortaya koyuyor. REPA’ya göre, ülkemizin kıyı Ege ve Trakya yarımadası ile Hatay, Konya, Karaman gibi bazı illerdeki lokal bölgeler rüzgar enerji santrali kurmak için uygun bölgeler. Rüzgar haritası hazırlanırken 50 metre yükseklikteki rüzgar hızları ve yüzde 35’lik kapasite faktörü dikkate alınıyor. Ayrıca yıllık ortalama rüzgar hızının saniyede 7 metre ve üzerindeki kullanılabilir alanlar ile kilometrekare başına 5 MW’lik bir güç kurulabileceği kabul ediliyor. EİE’nin hesabına göre, toplam 48 bin MW’lik rüzgar enerjisi potansiyeli değerlendirilebilirse yıllık yaklaşık 130 milyar kWh elektrik üretilebilir. Türkiye’nin 2009 yılı elektrik tüketiminin yaklaşık 200 milyar kWh olduğunu hatırlatalım.
YATIRIM MALİYETİ
Rüzgar enerjisi, yenilenebilir kaynaklar içinde maliyeti ve geri dönüş süresi açısından en fizibıl yatırım özelliğine sahip. Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin (TÜREB) hesaplamasına göre, şu anki maliyet MW başına yaklaşık 1 milyon 200 bin euro. Kullanılan türbinin markası ve tipine göre bu maliyet yukarı veya aşağı doğru oynayabiliyor. Örneğin, dünyada yaygın olarak kullanılan Enercon, Vestas, Nordex, GE, Siemens gibi markaların türbinleriyle yatırım yapılması durumunda; ulaşım, zemin durumu, sisteme uzaklık gibi saha şartlarının ne çok hafif ne de çok ağır olmasına bağlı olarak MW başına 1 milyon 200 bin euro Türkiye için ortalama kabul edilebilir bulunuyor.
Yatırım maliyeti, piyasaya yeni sürülen ve özellikle Uzakdoğu’da imal edilen türbinlerle 1 milyon euro’ya kadar düşebiliyor. Ancak bu durumda da işletme maliyetlerinin yüksekliği söz konusu olabiliyor. Pazar lideri türbinler, 10-15 yıla kadar bakım onarım ve emreamadelik garantisi veriyor. Ucuz türbinlerde bu garantiler verilemiyor. Bu da daha maliyetli işletme giderlerine yol açabiliyor.
Yatırımların geri dönüş süresine gelince... Bu daha çok kullanılan kredinin türüne göre değişiyor. Ancak günümüz koşullarıyla ve birim başına 5.5 sentlik elektrik alım fiyatıyla hesaplandığında, ihtiyaç duyulan kredi vadeleri en az 14 yıl oluyor. Santralin ömrü ise 20 ila 25 yıl olarak kabul ediliyor.
YEK’İN ÇIKMAMASI YAVAŞLATTI
Rüzgar yatırımcılarının en önemli beklentisi alım fiyatını ve garanti süresini artıran Yenilenebilir Enerji Kanunu’nun çıkmasıydı. Bu yasa hem yerli hem yabancı yatırımcılar, aynı zamanda türbin ve diğer ekipman üreticileri için de ciddi bir teşvik olarak görülüyor. Sektör çevrelerinden edindiğimiz izlenime göre YEK’in ertelenmesi yatırımları yavaşlattı. Keza şu anda yenilenebilir enerjiye, kaynak farkı gözetmeksizin birim başına 5.5 euro sent (cent) alım garantisi veriliyor. Bu fiyatı içeren kanun 2005 yılından beri yürürlükte.
Alım garantisi piyasa fiyatlarının altında seyrettiği için üretime geçen RES’lerden hiçbiri bundan yararlanmadı. Enerji şirketleri, ürettikleri elektriği piyasada veya ikili anlaşmalarla nihai tüketiciye satmayı tercih etti. 2009 yılında ekonomik kriz ve DUY’a (Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği) geçişle beraber 2008 yılında 8 euro sent olan piyasa fiyatları 5.5 euro sente kadar geriledi.
Sektör temsilcilerine göre, düşen fiyatlar ve krizin etkisiyle finansman bulmanın zorlaşması üreticiyi zor durumda bıraktı, yatırım hızını yavaşlattı. Bu faktörlerle beraber YEK tasarısının onaylanmaması sonucu pek çok yabancı yatırımcı piyasaya girmekten vazgeçti.
Rüzgar santrallerinin özellikle ilk yıllarında desteklenmesi gerektiğini savunan yatırımcılar, belli bir kurulu güce ulaşanların ileride elektriği ucuzlatıcı etki yapacağına dikkat çekiyor. RES yatırımının fizibıl olabilmesi için sektörün istediği alım fiyatı ise 7.5 euro sent...
YILDA 2.5 MİLYAR EURO’LUK YATIRIM
Türkiye’de birçok yerli üreticinin küçük çapta türbin üretimi var. Bunlar arasında Soyut Wind, DKT, Nett ve Model Enerji gösterilebilir. Ancak rüzgar santrallerinde kullanılabilecek büyüklükte, 2 MW ve üzeri türbin üretimi yok. Belli başlı yabancı tedarikçiler arasında ise Enercon, Vestas, Nordex, Repower, Gamesa, Siemens, Alstom ve GE firmalarını saymak mümkün. Bunların dışında Türkiye piyasasına girmeye çalışan pek çok firma da mevcut.
RES maliyetinin yüzde 75-80’ini türbinler oluşturuyor. Anahtar teslimi rüzgar santrali kuran firma henüz yok. Ancak yatırımcı şirketlere yol, temel, şalt merkezi, iletim hattı gibi müteahhitlik hizmetleri verenler var. Bu şirketlerin son dönemde bir araya gelerek konsorsiyumlar kurduğu dikkat çekiyor. Anahtar teslimi paket teklifler verilmeye başlandığı da belirtiliyor. Bazı türbin firmaları, müteahhitlerle anlaşarak yatırımcılara türbin dahil anahtar teslimi teklifler veriyor. www.yesilekonomi.com / 13.10.2010