AB Cancun İklim görüşmelerinden eli boş dönmek istemiyor
AB İklim Değişikliğiyle Mücadeleden Sorumlu Komisyon Üyesi Connie Hedegaard, dün (29 Kasım) başlayan Cancun İklim Değişikliği görüşmelerinde eğer yeni bir iklim anlaşması üzerinde çalışılmazsa, toplantıların ‘hız ve odak‘ kaybedeceğini söyledi.
Cancun görüşmelerinin önemine değinen Komisyon üyesi Hedegaard, eğer görüşmeler tutarlı ve uyumlu geçmezse bazı tarafların BM anlaşma sisteminden ‘sıkılacağını‘ belirtti.
Hedegaard, bu tarz görüşmelerden daha iyi bir ALTERNATİFİNİN bulunmasının zor olduğunu da sözlerine ekledi ve bu seneki görüşmelere geçen seneden daha az ülke liderinin katılması beklendiğini bildirdi. Geçen sene beklentilerin büyük olduğu Kopenhag iklim zirvesi, büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı.
Bu sene ise, bir anlaşmadan çok, bazı kararlarda ortak noktalara varılması bekleniyor. BM İklim Değişikliği Zirvesi genel sekreteri Christiana Figuere ‘Tarafların ödün vermesi halinde Cancun başarıya ulaşacaktır, bu toplantı dünyadaki tüm sorunları çözmeyecektir fakat tarafların isteğini ve çevre konusunda çözümlere ulaşmakta motivasyonu artırmalıdır‘ dedi.
Toplantının gündemindeki ana konular, sera gazları salınımı ve ormanların tahribinde azaltma, teknoloji paylaşımı ve gelişmekte olan ülkelere maddi destek olacak. Bu konuda bir fon oluşturmak isteyen taraflar için bu toplantı büyük bir fırsat teşkil ediyor.
Küresel ısınmayı 2 derece altında tutmayı amaçlayan ülkeler, Kopenhag’da konuşulan ve BM’nin karar verdiği gaz salınımını düşürme planını masaya yatıracaklar. Bu 2 derecelik limit bile, bazı ada ülkelerinin denize batma korkusundan dolayı 1.5 dereceye çekilmeye çalışılıyor.
İngiltere Met ofisi geçen hafta, insanlardan kaynaklanan küresel ısınmanın geçen seneden daha fazla olduğunu söyledi.
WWF ise iklim değişikliği konusunda en büyük sorunun ülkelere yaptırım uygulanabilecek bir uluslararası anlaşmanın olmamasını göstererek, ABD, AB, Hindistan, Çin ve Rusya gibi büyük ülkelerin farklı görüşlerinin ortak bir alanda anlaşmayı zorlaştırdığını ekledi.
Greenpeace ise daha agresif bir açıklama yaparak ‘ Ülkeler ABD hakkında ne yapacaklarına karar vermeliler. En büyük enerji tüketicisi ve çevre kirleticisi olan ABD bu sorunlara çözüm üretmemek için sürekli bir bahane aramakta. AB’nin artık ABD’nin arkasına saklanmayıp liderlik yapması ve Çin’in de ABD’nin kışkırtmalarına kanmayıp dikkatini dağıtmaması gerekmekiyor ‘ dedi.
Türkiye’nin eli boş
Türkiye de herhangi bir salım azaltımı yapma taahhüdü olmadan Cancun’da gerçekleştirilen iklim görüşmelerine katılan ülkeler arasında. Hükümet bunun sebebini Türkiye’nin iklim değişikliğinde çok büyük bir payı olmaması ile açıklıyor.
Ancak iklim değişikliğine neden olan gazların salımında Türkiye hiç de masum olmadığı gibi, toplam sera gazı salımı bakımından tüm dünya ülkeleri arasında 19. sırada yer alıyor. Türkiye, %95 artış oranıyla tüm OECD ve Doğu Avrupa ülkeleri arasında iklimi değiştiren gaz salımlarını en hızlı arttıran ülke. Türkiye’deki sera gazı artış oranı, büyüme oranı daha hızlı olan Çin’den bile daha fazla. Üstelik şu anda Türkiye’de çözüm yerine 50 kadar termik santral, Karadeniz’de bir arama platformu ve yeni petrol arama planlarıyla iklim değişikliğine yeni nedenler üretiliyor.
Greenpeace Akdeniz Proje Sorumlusu Emel Türker, “Elbette Türkiye’nin sorumlulukları AB ülkeleri ve ABD kadar büyük olmayacaktır. Ama görünen o ki bütün bu artış hızları ve yanlış enerji politikalarımızla sorunun önemli kaynaklarından biri haline geliyoruz. Artık hükümet enerji ve iklim konularını birbirinden bağımsız konularmış gibi değerlendirmekten vazgeçmelidir. İklimi kurtarmak için tek yol Enerji [D]evrimi. Herkesi internet sitemiz üzerinden Enerji [D]evrimi’ni gerçekleştirmek için siber eyleme davet ediyoruz” diyor. www.euractiv.com.tr / 01 Aralık 2010