Suya Sabuna Dokunmayan Teşvik Mekanizmaları
Düşük emisyonlu enerji kaynaklarının teşviği değişik şekiller alabilmekte. Alım garantileri, vergi indirimleri, düşük faizli krediler, emisyon vergileri gibi. Amerika, Avustralya ve bazı ülkelerde fosil yakıtla enerji üretimine özel bir müsaade düşünülmektedir. Bu müsaade, borsa gibi isteyenin alıp satabileceği bir hüviyet kazanıp CO2 emisyonu vergisi gibi algılanabilir. Avrupa’da böyle bir sistem olmakla birlikte asil emisyon azalımı yenilenebilir enerji destekleri ve karbon vergisinden gelmektedir.
Bu yazımda Kolombiya Üniversitesinde profesör ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Danışmanı Jeffrey D. Sachs’in bir analizini sizlerle paylaşmak istedim.
İklim değişikliği ile mücadelede CO2 salınımına sebep olan petrol, doğal gaz, kömür ve benzeri yakıtlardan daha az salınıma sebep olan güneş, nükleer, rüzgâr gibi elektrik kaynaklarına geçisin gerekliliğini belirttikten sonra, hesabın bu kadar kolay olmadığını belirtiyor ve ekliyor.
“Kömür, doğal gaz ucuz. Ucuz, çünkü çok fazla mevcut. Rüzgâr ve güneşe göre daha kullanışlı. Her zaman enerji üretebilirsiniz ve hava şartlarını gözlemlemek zorunda değilsiniz. Ama dünyanın devamı için, düşük karbon enerji kaynaklarının kullanılması zorunlu. O zaman, a) kömür için yüksek vergiler veya b) santrallerin kömürden elektrik üretmek için müsaade alması ve vergilerin yüksek olması öngörülerek düşük karbon teknolojilere yöneliş sağlanmalı. Bu nasıl olacak?
Eğer kömürden üretilen elektrik $0.06/kWh ve PV’lerden üretilen $0.16/kWh ise, güneş enerjisinin kömürle rekabet edebilmesi için $0.10/kWh vergi koymak gerekecektir. Böylelikle, müşteri fiyatı $0.16/kWh’e çıkacak, üreticiler korkmadan düşük karbon teknolojiler ile üretim yapacaklardır. Bu senaryodaki tek olumsuzluk müşterinin iki kattan fazla fatura ödeyecek olmasıdır. Bunu müşteri kabul etmeyeceği için politikacılar böyle bir risk almayacaklardır. Bu ekonomik ve politik bir gerçek olduğu için dünyada “feed-in tariff” kavramı ortaya atılmıştır. “Alım Garantisi” düşük karbon teknolojilere destek sağlarken vergi yaklaşımını elimine etmiş olur. Devlet güneş enerjisine $0.10/kWh destek vererek $0.06/kWh’lik kömür ve $0.16/kWh’lik güneş enerjisini dengeleyerek, temiz güneş enerjisini teşvik etmektedir.
Devletin vereceği $0.10/kWh nereden gelecek? Kömür santralleri üzerine küçük bir vergi koyulacak. 2010 yılında müşterinin $0.06/kWh ödediğini öngörürsek ve fiyat $0.07/kWh’e çıkarılırsa, fark, devletin güneş enerjisinin yaygınlaşması için gerekli “Alım Garantisi” için kullanılacaktır. Böylece, güneş enerjisi üreticileri $ 0.16/kWh satış fiyatının $0.07/kWh ini müşteriden, $0.09/kWh ini devletten almış olacaklar ( Devlet bunu koyduğu $0.01/kWh vergiden elde ediyor). Yıllarla birlikte, elektrik fiyatının $0.11/kWh olduğu noktada, kömür üzerindeki vergi $0.05/kWh olmuş olacaktır. Bu noktada eğer 2025 yılında %50 enerji güneşten karşılanıyor varsayılır ise, bu güneşte herhangi bir fiyat düşümü olmadığı varsayımı üzerinden (16/kWh), $0.05/kWh destekle güneş enerjisi fiyatını $0.11/kWh noktasına çekecektir.
Güneş enerjisi %100 kullanımda olduğu noktada (2050) fiyatlar $0.16/kWh noktasına ulaşacağı için herhangi bir devlet desteğine gerek kalmayacaktır. Bu yaklaşım, elektrik fiyatlarının çok uzun bir süreçte yavaş yavaş artırılmasını öngöreceği için az politik risk taşıyacağı gibi güneş enerjisi için çok güçlü destek sağlayacaktır. Hükümet bütçesi bu yaklaşımdan negatif olarak etkilenmeyecektir. Güneş panellerinin fiyatının düşeceği varsayımı da buna eklenirse, gereğinden çok az bir destekle kısa sürede güneş enerjisi kömürle rekabet edebilecek seviyelere ulaşacaktır. Bütün bu yaklaşımlar iklim değişikliği için uzun vadeli çözümler olarak önümüzde duruyor. Hem politik hem de ekonomik olarak kabul edilebilecek çözümler.”
Türkiye’de elektrik faturasında (veya diğer faturalarda), yıllar öncesinde koyulan ve günümüzde fazla mana ifade etmeyen birçok kurum için ek vergiler olduğu düşünülürse bu yaklaşımı uygulamak çok daha kolay olacaktır.
Yenilenebilir enerji desteklerini eleştirip bunun yerine kaynakların Ar-Ge için harcanmasını isteyen kişilerin sayısı da oldukça fazla. Microsoft kurucusu Bill Gates, Almanya ve İspanya’da güneş panelleri için verilen tevsikleri eleştirerek, bu paraların enerji Ar-Ge’si için harcanmasının daha faydalı olacağı düşüncesinde. Bu yaklaşım, teknolojiyi dışarıdan alan ve aynı zamanda kendi teknolojisini üretmek isteyen Türkiye için çok önemli.
Gelecek yazımızda teşvik mekanizmalarından Feed-in Tarıff’e biraz daha detaylı bakalım.
Süha Yazıcı
www.yesilekonomi.com
09.01.2011