Temiz enerji diye bir şey yoktur, olamaz!
“O nasıl başlık, hem de bu sitede!” demeden ben hemen başlığı değiştireyim. “Yüzde yüz temiz enerji diye bir şey yoktur”. Tabi bu seferde çoğunuz bu başlığın arkasından neler geleceğini tahmin ederek hemen demagoji yaptığımı söyleyeceksiniz. Evet bu bir demagoji ve aslında bunu herkeste biliyor veya en azından bilmesi lazım. Olay kısaca şudur. Çevreye tamamen zararsız, sicili tamamen temiz olan enerji yoktur, sadece yenilenebilir enerji vardır. Temiz enerji demek, sadece karbon emisyonu olmayan enerji demek değildir. Yoksa nükleer enerjiye de temiz demez miydik!
Yenilenebilir enerji, adı üstünde doğa tarafından devamlı bir devri-daim içindedir ve biz enerjisini aldıktan sonra döner dolaşır tekrar enerji olarak bize geri gelir. Mükemmel bir şey değil mi? Güneş; sınırsız, bağımsız, her şeyi başı, kullanabildiğinin ölçüde istediğin kadar kullan! Rüzgar; sınırsız, eser de eser, sana bağlı da değil, olanaklar elverdiği sürece kullan! Biyokütle; bitkiden yani topraktan, havadan, sudan geleni tekrar havaya toprağa ver! Düşünsenize, eğer kömür cürufunu toprağa gömebilseydik ve sonra da bu devri daime sokabilseydik, bu ütopik enerji kaynağı da yenilenebilir olurdu. Ne kadar güzel değil mi!
Mevcut temiz enerji kaynaklarına bakarak, konvansiyonel karbon bazlı olanlara göre daha temiz ve daha çevre dostu diyebiliriz. Ama çevreye ve insan yaşamına tamamen etkisiz bir enerji türü vardır diyemeyiz, hatta belki de hiç olamayacaktır.
“Kurban vermeden savaş kazanamazsınız”. Çok mu ağır oldu? Bence hayır. Hiç ağaç kesmeden, derelerin nehirlerin yataklarına hiç dokunmadan, börtü böceğe hiç etki yapmadan tek bir hidroelektrik santral yapamazsınız. Bu Konya’da da böyledir, maalesef Rize’de de böyledir. Hidroelektriği en çok kullanan ülke olan Avusturya’da da böyledir, Türkiye’de de böyledir. Ama başka kaynaklar kullanın, bunu yapmayın diyorsanız, o ayrı bir konu!
Aynı şekilde rüzgarı çok iyi olan bir bölge buldunuz, ama türbini koyacak yeriniz de, o türbinleri götürürken geçireceğiniz arazide ormanlık. Dikerken mecburen birkaç ağaç kestiniz, 50 metre kanat geçirirken kendinize yol yaptınız, yaparken ağaç kestiniz. Türbini diktiniz, kuşlar bu türbinler sebebiyle öldü. Göçmen kuşlar etkilendi. Hatta bölgedeki sakinler, vuuv vuuuv vuuuv diye ses çıkaran türbinlerden çok rahatsız oldu. İstemem, başka kaynaklar kullanın, bunu yapmayın diyorsanız, o ayrı bir konu!
PV panelleri aldınız, kimisi aldı çorak araziye koydu, kimisi de aldı zaten ekim yaparak hiç para kazandırmayan tarlasına koydu. Gitti ekim sahalarımız, ekonomiye zarar! Kullandığınız paneli ince film kullanırsanız, kadmiyum arsenik hatta duruma göre silikon gibi kanserojen malzemeler var. Hatta paneli koydun ama parlak bir nesne olan panel yüzeyleri, sinekler, böcekler, arılar için su yüzeyi zannedilerek bir ölüm makinesi oluyor. Çok zararlı, bunu da istemem başka kaynaklar kullanın, bunu yapmayın diyorsanız, o ayrı bir konu!
Peki nükleer! Uzun yıllar süren inşaat sürecine ve yüksek maliyete katlandınız. Bir de bakıyorsunuz, emisyon yok, ne güzel temiz bir enerji. Ama peki kullanılan yakıt. Dünyada ki belki en güvenli ama maalesef hala en tehlikeli işlerden biri. Kaza riski çok çok az olsa da bir kaza da yapacak pek fazla bir şeyiniz yok. Ayrıca, atıklarınız hala başa bela ve çevre için en tehlikeli atıklardan. Yani, onu da mı geçiniz?
İşte bunların hiçbirini yapmayalım diyorsanız, birtakım kararlar vermemiz lazım. Bir trekking ve off-road sever olarak şahsen Fırtına deresine dozer girmesini ben de kaldıramıyorum. Fakaaat bir karar vermemiz lazım. Hiç ağaç kesmeden dere ıslah edilmez ki sonra sel olup taşmasın, hiç ağaç kesmeden köy yolu yapılmaz ki, hiç ağaç kesmeden ormanda yangın yolu yapılmaz ki, hiç ağaç kesmeden masan sandalyen de olmaz ve daha önemlisi hiç ağaç kesmeden Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığından da kurtulamazsın. Maalesef acı ama gerçek! Eğer ki su kaynaklarımızı kullanalım diyorsak, rüzgarımızı, güneşimizi kullanalım diyorsak, kendi enerjimizi kendi kaynaklarımızdan üretelim diyorsak, daha fazla kömür yakmayalım diyorsak, dışarıya bağımlılığı azaltalım diyorsak bu durum böyle!
Sonuç olarak, yukarıdaki ağaç örneğine takılmayalım, o burada bir figuran. Çevre adına dikkat edilmesi gereken elbette çok nokta var. Ama global olarak geçerli olan kanun, yumurtaları aynı sepete koymamak adına her enerji türünü kullanmaktır. Hatta mümkün oldukça yerli kaynakları kullanmaktır. Önemli olan, hayattan talep ettiğimiz şeyler adına dünyadan, daha doğrusu çevreden talep ettiklerimiz için ne kadar ileri gideceğiz. Mürşat Özkaya
www.yesilekonomi.com
07.03.2011