Türkiye enerjide “rüzgar”a kapıldı
Yenilenebilir Enerjiler Yasası’nın çıktığının ve yönetmelikler ile sahanın hazırlandığı sektörde en önemli sorun bürokrasi… Büyük işletme santrali kurabilmek için 32-34 kurumdan belge alınması gerekiyor. 1 MW altındaki yatırımların da aynı işlemleri geçirmek zorunda olması küçük santrallerin önünü tıkayacak bir unsur olarak görülüyor.
Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında rüzgar enerjisi potansiyeli bakımından İrlanda ve İngiltere’den sonra üçüncü sırada yer alan Türkiye, bu alanda gerek yerli gerekse yabancı yatırımcının yakın takibinde. Türkiye`nin rüzgar enerjisi konusunda 2013 yılı sonunda toplam kurulu gücün 57 bin megawat olacağı öngörülüyor. Geçen yıl devreye alınan enerji yatırımlarının ise ekonomik değerinin 10 milyar TL civarında olduğu belirtiliyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100.yılı olan 2023’de 100 bin megawat kurulu enerji gücüne ulaşmayı hedefliyor.
Avrupa`da yaşanan ekonomik kriz süreci özellikle yenilenebilir enerji alanındaki yatırımların ikinci plana itilmesine neden oldu. Bu süreçte ise Türkiye ön plana çıktı. Özellikle Almanya`da rüzgar türbinlerini geliştirmesi dışında diğer Avrupa ülkelerinde yatırımların oldukça yavaşlamış olması nedeniyle türbin üreticileri yeni pazar arayışında. Bu da önümüzdeki dönemde Türkiye`nin enerji alanında kendisine ciddi bir hedef koymasıyla daha hızlı büyüyen bir pazar olması anlamına geliyor. Bu da yabancı yatırımcılar tarafından tercih edilme olasılığını yükseltecek. RES haritasında santrallerin büyük yoğunluğu Marmara Bölgesi`nden başlayıp Ege Bölgesi`nde toplanıyor.
Türkiye`deki 61 rüzgâr santralinin 4`te 3`ü Ege ve Marmara`da Bölgesi’nde bulunuyor
Mevcut yatırımların yaklaşık yüzde 50’si Ege Bölgesi`ne kurulu bulunuyor. İzmir ve çevresinde rüzgar kalitesinin yüksek olması, lojistik avantajı, çok fazla yükselti olmadığından montaj yapılacak ekipmanların erişiminin kolaylığı, İzmir ve Aliağa Limanı’na yakın olması bu bölgeyi diğerlerinden daha avantajlı bir noktaya taşıyarak ‘Rüzgar Enerjisi Santrali’ (RES) cenneti olmasını sağladı.
Rüzgar enerjisi yatırımlarında “taşıyıcı güç” olarak kabul edilen Ege Bölgesi ve İzmir’in önümüzdeki dönemde daha parlak günler yaşayacağı öngörülüyor. Yatırımların devam ettiğini belirten sektör temsilcileri, “Rüzgar anlamında projeler devam ediyor. Özellikle yenilebilir enerji alanında önümüzdeki yıllarda artış bekleyen Türkiye rotasını belirledi. Yenilenebilir enerji sektörü, 2005 yılına kadar neredeyse ölü bir sektördü. Artık o viraj aşıldı ve sektör gelişmeye devam ediyor. Rüzgar enerji sektörü ise emeklemeyi bıraktı, artık koşuyor. Burada da İzmir`in öncülük etmesi büyük avantaj olacak gibi görünüyor" tespitleri ile dikkat çekiyor.
Kara üstü rüzgar potansiyelinde ikinci ülkeyiz
Türkiye, Avrupa kıtası dikkate alındığında İspanya`dan sonra kara üstü rüzgar potansiyeline sahip 2`nci ülke durumunda. Türkiye`de yapılabilir RES potansiyeli 48 bin MW. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın koyduğu hedef ise 20 bin megawat. Şu anki durumda TEİAŞ tarafından izin verilen kapasite 10-12 bin megawat civarında. Bunun 2 bin 300 MW’I gerçekleşmiş durumda. Yani 10 bin MW daha kurulu güç yapılabilir. 2014 Ocak itibari ile TEİAŞ her yıl 1.000 MW’lık ekstra yatırım iznini açıklamaya başlayacak. Şu andaki beklenti 10-15 yıllık dönem içinde Türkiye`nin toplam kurulu gücü içinde rüzgarın payının yüzde 20`ye çıkması hedefleniyor.
10 yılda 2 milyar dolarlık yatırım
Türkiye’de son 4 yılda özel sektör 500 MW rüzgar santralini devreye aldı. Türkiye`de, son 10 yılda alınan enerji santralleri lisanslarının yüzde 14`ü rüzgar santrallerinden oluşurken, yatırım 2 milyar dolar olarak gerçekleştirildi. Türkiye`nin elde ettiği rüzgar enerjisinin büyük bölümü Ege ve Marmara bölgelerinden sağlanıyor. İşletmedeki 61 rüzgar enerjisi santralinin 4`te 3`ü bu iki bölgede yer alıyor.
Türkiye’de gün geçtikçe artan enerji talebini karşılamak için tüm enerji kaynaklarındaki kurulu gücünü 2 katına çıkarması ve 100 bin MW’a ulaştırması gerektiği ifade ediliyor. Bunun için de her yıl Türkiye, 5 milyar dolar tutarında enerji yatırımını hayata geçirmek durumunda. Bu yatırımlar arasında rüzgar enerjisi alanında yıllık ortalama kapasitesini 500`den 1.800 MW`a çıkarması gerektiği bildiriliyor.
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) raporuna göre, rüzgar enerji santrallerinin kurulu gücü 2007`de 95,30 MW eklenirken, bu rakam 2008`de 217,40, 2009`da 427,90, 2010`da 537,55, 2011`de 476,70, 2012`de 506,30 MW büyüklüklere ulaştı. Kurulu güce yapılan bu eklemelerle Türkiye`deki RES’lerin toplam kurulu gücü 2007`de 146,3, 2008`de 363,7, 2009`da 791,6, 2010`da 1.329,15, 2011`de 1.805,85, 2012`de 2.312,15 MW’a çıktı.
Santraller ağırlıklı olarak Marmara ve Ege Bölgesi’nde
Rüzgar santrallerinin dağılımına bakıldığında tamamına yakınının kıyı bölgelerde yer aldığı görülüyor. Santrallerin yüzde 93,43`ü Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde bulunuyor. Santrallerin 4`te 3`ü Marmara ve Ege bölgelerinde toplanıyor.
İşletmede olan rüzgar enerji santrallerinin kurulu güç bakımından dağılımında Marmara Bölgesi yüzde 39,95`lik oranla ilk sırada geliyor. Marmara`yı sırasıyla yüzde 36,85`le Ege, yüzde 16,63`le Akdeniz, yüzde 3,46`yla Karadeniz, yüzde 3,11`le İç Anadolu bölgeleri izliyor.
Bölgelere göre kurulu RES güçleri şu şekilde sıralanıyor;
Marmara Bölgesi : 923,65 MW
Ege Bölgesi : 852 MW
Akdeniz Bölgesi : 384,50 MW
Karadeniz Bölgesi : 80 MW
İç Anadolu Bölgesi : 72 MW
İzmir sayıda, Balıkesir güçte lider
İl bazında yapılan değerlendirmeye göre, İzmir 14 RES ile ilk sırada yer alıyor. İzmir`i 11 santral ile Balıkesir takip ediyor. Sıralamada üçüncü sırada bulunan Çanakkale, 7 RES ile elektrik üretimine katkıda bulunuyor.
Kurulu gücün en fazla olduğu il ise Balıkesir. Bu ilde bulunan RES’lerin toplam kurulu gücü 616,10 MW büyüklüğe ulaşıyor. Sıralamada ikinci 390,90 MW büyüklükle İzmir yer alıyor. Daha sonra 346 MW büyüklükle Manisa, 177,50 MW’la büyüklükle Hatay, 135 MW büyüklükle Osmaniye sıralanıyor.
Yönetmeliklerde sadelik ve netlik isteniyor
Yenilenebilir Enerjiler Yasası’nın çıktığının ve yönetmelikler ile sahanın hazırlandığı sektörde en önemli sorun ise bürokrasi… Büyük işletme santrali kurabilmek için 32-34 kurumdan belge alınması gerekiyor. 1 MW altı da aynı işlemleri geçmek zorunda olması küçük santrallerin önünü tıkayacak bir unsur olduğu konuşuluyor.
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mahmut Mücahit Fındıklı, 2020 hedefi itibariyle rüzgarda 20 bin MW’a çıkmak için yönetmeliklerin sade ve net olmasının birinci şart olduğunu kaydetti. İkinci önemli konunun bürokrasi olduğunu kaydeden Fındıklı, “Bugün bir rüzgar santrali kurabilmek için yaklaşık 4-4,5 yıl işin bürokrasisiyle uğraşmak zorundayız. 32-34 tane kurumdan belge ve bilgi almak zorundayız. Bizim bu işimizi sadeleştirmemiz gerekir. Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü (YEGM) aynı zamanda proje üretim ofisi gibi de çalışıp projeleri tamamlayabilir. 32 kurumdan tek ofis haline gelmemiz gerekir ve yatırımcı YEGM’ne gittiğinde bütün ikbal olmuş bir dosyaya parasını yatırarak alıyor olması lazım ki 1,5 yılda da faaliyete geçirsin. Buradaki süreci bizim hızlandırmamız gerekir” diyor.
Lisansız üreticiler için de yasanın çıktığını ancak yönetmeliklerin küçük üreticiyi zorlar nitelikte olduğu konusuna değinen Fındıklı, “Biz 1 MW altındaki tesislerin de hızla faaliyete geçmesini istiyoruz. Ama onun da yönetmeliğinin hazırlanması gerekir. Eski yönetmeliğe göre lisanslılar hangi kapıdan geçiyorsa, lisanssızlarda aynı kapıdan geçiyor. Dolayısıyla lisanssız üreticinin, küçük yatırımcının bu kadar bariyerden atlama şansı olmuyor. Neticede bir bıkkınlık geliyor, moral bozukluğu oluyor. Bakanlığımızın stratejisi itibariyle hedeflerimiz doğru, yolumuz doğru, ama biraz bürokratik alanda da gaza basacak tedbirleri almamız gerekir” diye konuşuyor.
Sektör %100 yerli rüzgar türbini istiyor
Türkiye 2023 yılına kadar 20 bin MW rüzgâr enerjisi üretmek için yaklaşık 30 milyar dolar para ithal rüzgâr türbinlerine yatıracak. Milli Rüzgar Türbini Projesi’ne (MİLRES) yapılan 10,5 milyon TL yatırımla, 30 milyar dolar cepte kalabilir.
Türkiye’nin cari açığında en büyük kalemi enerji maliyeti oluştururken, yenilenebilir kaynaklar ile enerjide dışa bağımlılığın azaltılması hedefleniyor. Ancak, bugün Türkiye’deki büyük rüzgar türbinlerinin hepsi ithal. Bugün kurulu gücümüz 2 bin MW’ı aşmışken, Türkiye 2023 yılına kadar 20 bin MW üretim hedefliyor. Bu yatırımları yapabilmek için de sektör, e yaklaşık 30 milyar doları rüzgâr türbinleri için aktaracak.
Rüzgarın yan sanayisi de gelişiyor
Türkiye’de sadece rüzgar yatırımları değil rüzgar sanayi de gelişim gösteriyor. MİLRES adlı yerli türbin üretim projesi bu alanda gelişime öncülük ediyor.
Şu anda Türkiye, 11 GW mevcut proje stoku ve ulusal hedefi 2023 yılında 20 GW olan rüzgar enerjisi kapasitesi ile Avrupa’daki en önemli rüzgar pazarı. Türkiye’nin kendi bölgesinde bir enerji üssü haline gelmiş olması, Türkiye’deki yatırım fırsatlarının şekillenmesinde önemli rol oynayacağı öngörülüyor.
İşte bu rüzgâr türbinleri için harcanacak 30 milyar doların büyük bir bölümünün yurtiçinde kalması için de MİLRES projesi yürüyor. Yapılan bu çalışmanın amacı tasarımı, projesi ve üretimiyle tamamen yerli santral üretebilmek. İlk etapta 500 KW güçte olacak MİLRES’in tasarım ve yan sanayiinin geliştirilmesi aşamaları da 10,5 milyon TL’lik yatırımla hayata geçiriliyor. Projenin sonucunda döviz kaybı azalacağı gibi, rüzgar türbini konusunda yerli yan sanayi oluşturmak ve istihdam sağlamak da projenin sonundaki başka kazanımlar olarak da karşımıza çıkıyor.
MİLRES Projesi ne durumda diye bakıldığında bugün, türbinin tasarım aşaması bitmiş, projenin imalat için gözden geçirme sürecinde olduğu belirtiliyor. Tüm Türkiye’den büyük ve küçük ölçekli yaklaşık 20-30 yan sanayi firmasının üretimine katkıda bulunacağı ilk yüzde 100 yerli türbinin ise 2013’de İstanbul’un Terkos Gölü kıyısında elektrik üretmeye başlaması hedefleniyor. 500 KW ‘ın ardından 2.500 KW’lık türbin ve dişli kutusu olmadan (direct drive) kanattan direk elektrik üreten 500 KW türbinlerin de hayata geçirilmesi için proje çalışmaları yürütülüyor.
Türkiye’de enerji sektörüne yönelik teşvikler ile yerli üretimin desteklendiğinin bilgisini veren MİLRES Projesi’nin koordinasyonunu üstlenen OSTİM Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan, “Devlet rüzgar enerjisinde firmaların yerli kanat veya kule gibi aksamları kullanıldığında teşvik veriyor. Teşvik almak için yabancılar da yan sanayi ürünleri de Türkiye’de yaptırmaya başladı. Bizim projemiz de yerli üretime destek oluyor. Türkiye’de kule yapan 1 firma varken, bugün 3-4 tane oldu. Kanatları yabancılar burada yaptırmaya başladı. Bizim projemizde ise hem tasarım hem de yan sanayiyi kazandırmak hedefleniyor” bilgilerini verdi.
Türkiye’den ilk lisanssız rüzgar türbini satışı
AYETEK, Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği kapsamında Türkiye’nin ilk rüzgar türbininin satışını gerçekleştirdi. Çanakkale Ezine’ye Ekim 2013’te kurulması planlanan AYE 250 rüzgar türbini ENKA Süt için dönecek.
EPDK ve TEİAŞ çalışmalarını yoğunlaştırıyor
Öte yandan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Rüzgar ve Güneş Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Önlisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği Taslağı hazırladı. Taslağın yönetmeliğe dönüşmesiyle, Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde, rüzgar ve güneş enerjisine dayalı üretim tesisi kurmak üzere yapılmış ön lisans başvurularından aynı bağlantı noktasına ve/veya aynı bağlantı bölgesine bağlanmak için birden fazla başvurunun bulunması durumunda, sisteme bağlanacak olanı/olanları belirlemek için Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ) Genel Müdürlüğü tarafından yarışma yapılacak.
Kesişen projeler olması durumunda, daha yüksek katkı payı teklifi veren proje sahibi şirket, kesişen alanı kullanma hakkını elde edecek. Diğer şirket/şirketler, kesişmeyen alana karşılık gelen kurulu güçleriyle sıralamaya dahil edilecek. Bu şirket/şirketlerin bu durumu kabul etmemesi veya şirketi temsil ve ilzama yetkili kişinin/kişilerin yarışmaya ilişkin toplantıda bulunmaması halinde, ilgili proje sıralama dışında kalacak ve sıralamadaki diğer projelerden bağlanılabilir kapasiteye ulaşılana kadar sonraki teklifler sırasıyla değerlendirilmeye alınacak. Yarışmaya katılacak şirket, rüzgar ya da güneş enerji santrali projesinin MW başına TL olarak belirlenen katkı payı tutarını, üretim tesisinin ilk ünitesinin geçici kabulünün yapıldığı tarihten başlamak üzere 3 yıl içerisinde ve yıllık eşit taksitler şeklinde TEİAŞ`a ödemeyi taahhüt edecek.
www.haberortak.com
23 Ağustos 2013