Almanlar enerji dönüşümünü sorguluyor
Fukuşima faciasından sonra enerji dönüşümüne tam destek veren Almanlar, yenilenebilir enerjilere şüpheyle yaklaşmaya başladı.
Almanlar hakkındaki olumlu klişelerden biri de çevre bilincine sahip olmalarıdır. Çöplerini kendileri ayrıştırır, tatile giderken çevreyi en az kirleten seyahat seçeneklerini arar, yiyip içtiklerinden giydiklerine, tükettikleri ürünlerin çevre dostu üretim süreçlerinden geçip geçmediğini iyice kontrol ederler. Bu kişilere halk arasında Almanca ekoloji kelimesinin kısaltılmış hali olan öko denir. Çevreci Almanlar, son yıllara damgasını vuran enerji dönüşümüne, yani atom enerjisinden yenilenebilir enerjilere geçişe de büyük destek verdi. Ta ki elektrik faturaları cep yakana kadar. Artan elektrik fiyatları ile Almanların gerçekte ne kadar öko olduğu da tartışılır oldu.
Japonyadaki nükleer enerji santralı Fukuşimada yaşanan facianın ardından Almanyada yenilenebilir enerjilere geçişi savunanların sayısı birden arttı. Faciadan bir yıl sonra Almanların yüzde 60ından fazlası, çevreci olması koşuluyla elektrik fiyatlarında artışa razı olacağını belirtiyordu. Ancak anketlerle gerçekler her zaman örtüşmeyebiliyor. Tüketici Haklarını Koruma Federasyonundan Holger Krawinkel insanların anketlerde genelde duyulması istenen cevabı verdiklerini belirterek ekliyor: "Ekolojik açıdan doğru hareket etmek Almanyada toplumsal normların bir parçasıdır. Dolayısıyla anketlerde de insanlar genelde sosyal açıdan duyulması istenen yanıtlar vermeye eğilimlidir. Arzulananla gerçek hayattaki davranış arasında büyük uyuşmazlık olduğunu görürsünüz."
Enerji dönüşümü tehlikede
Fukuşima faciası ve Almanyada yenilenebilir enerjilere geçiş kararından iki yıl sonra, Almanların enerji dönüşümüne verdiği destek azalıyor. Yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre her iki kişiden biri enerji dönüşümüne olumsuz bakıyor. Ankete katılanların üçte ikisi enerji dönüşümünün çevre için doğru bir adım olduğunu düşünmesine rağmen, bunun hayata geçirilme şeklini onaylayanların oranı sadece yüzde 40. Krawinkel tüketicilerin hâlâ enerji dönüşümünü desteklediğini ancak dönüşümün iyi planlanmadığını fark ederek, elektrik fiyatlarının artmasından da endişelendiklerini belirtiyor.
Dönüşüm pahalı bir iş
Enerji dönüşümünü sert bir şekilde eleştirenlerden biri de fizikçi Horst-Joachim Lüdecke. Lüdecke elektrik fiyatlarının artmasından duyulan endişenin haklı olduğuna dikkat çekerek "Yenilenebilir enerjilerin dezavantajları ortadadır. Güç yoğunluğu, verimi çok azdır. Elinizi fırtınaya karşı tuttuğunuzda bir şey olmaz. Ama elinizi bir kömür sobasının içine sokamazsınız. Elektrik üretiminde güç yoğunluğunun çok düşük olduğu yöntemler kullanırsanız, tabii ki iş pahalıya çıkar. Çok büyük tesisler kurmanız gerekir" şeklinde konuşuyor.
Enerji payından fabrikalar muaf
Tüm bunların üstüne bir de bu yılın başında yürürlüğe giren yenilenebilir enerjiler payı eklendi. Elektrik fiyatı içine entegre edilen bu katkı payı ile tüketiciler yenilenebilir enerjilerin teşvikine dâhil ediliyor. İşin ilginç yanı ise enerji tüketimi oldukça yüksek olan kuruluşların bu paydan muaf tutulması. Bu da enerji dönüşümünün normal vatandaşa pahalıya patlamasına neden oluyor. Sonuç olarak, devlet bir yandan fabrikalara imtiyaz tanıyarak Almanyanın sanayi gücü olarak kalmasını sağlarken, diğer yandan vatandaşın cebini yakıyor. Tüketici Haklarını Koruma Federasyonundan Holger Krawinkel, sanayiye uygulanan bu istisnai düzenlemelerin vatandaşlar tarafından şüpheyle görüldüğünü belirtiyor. Krawinkel "Sanırım bu konuda halka bilgi verilmesi gerekiyor. Çünkü tüketiciler küçük ve orta ölçekli işletmelere istisnalara rıza gösterse de büyük sanayinin elini cebine atmasını istiyor" diyor.
www.dw.de
13 Ağustos 2013